Soğuk Savaş Döneminde Küba Krizi 1962

Giriş

1950’lerin sonunda, soğuk savaş muhtemelen en tehlikeli aşamaydı; 1962’de Washington ve Moskova arasında Küba’da Rus füzelerinin varlığıyla ilgili tarihi çatışmayla sonuçlanan bir dizi kriz, neredeyse küresel bir nükleer çatışmaya yol açtı. Her iki kampta da söylem, 1940’ların sonundan bu yana görülmeyen risk ve keskinlik seviyelerine ulaştı. Ocak 1961’de Kruşçev, Moskova’nın ulusal kurtuluş savaşlarına yardım eli uzatarak Emperyalizm ve sömürgecilik var olduğu sürece yardımlarımız devam edeceğini söz vermiştir.

Aynı ayın ilk Birliğin Devleti mesajında, yeni seçilen Başkan John F. Kennedy, Kongre’yi “gücü kendisine yöneltilen herhangi bir saldırıyı tartışmasız bir şekilde yararsız kılan özgür bir dünya gücü” için yeterli fon sağlamaya çağırdı. Sovyetler Birliği ve Çin’in “dünyaya hâkim olma hırslarını terk etmediklerini” söyledi. Yeni cumhurbaşkanı, küresel durumun kasvetli bir görüntüsünü sunarak, “ulusun hayatının tehlikeli bir saatinde” konuştuğunu ve milletin bunun üstesinden gelebileceğinin “kesinlikle kesin olmadığını” beyan etti. Kennedy, “kriz her geçen gün ikiye katlanıyor ve çözüm her geçen gün daha da zorlaşıyor” dedi. Her geçen gün silahların çoğalması ve düşman kuvvetlerin artan gücüyle en büyük tehlike saatine yaklaşıyoruz.

Bu bölüm 1950’lerin sonlarını ve 1960’ların başlarını kalıcı bir kriz dönemi haline getiren olayları ve güçleri araştırıyor. Washington ile Moskova arasında 1963’te başlayan kısmi yakınlaşmaya ve bu yakınlaşmayı engellemekle tehdit eden Vietnam’da artan Amerikan müdahalesine maruz kalmaktadır.

Kriz Başlangıcı

Küba, Florida kıyılarının sadece 90 mil açıklarında bulunan bir adadır ve 1959 yılına kadar Küba, sağcı diktatör General Batista’nın önderliğinde Amerika Birleşik Devletleri ile yakın ittifak halindeydi. Küba’nın şeker ve tütün ürettiklerinin ana tüketicisiydi. 1959’da Batista, Fidel Castro liderliğindeki bir devrimle devrildi ve Castro’nun ilk adımlarından biri Washington’un desteğini almak için Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmek oldu, ancak Başkan Eisenhower onunla konuşmayı reddetmiştir. New York’taki Birleşmiş Milletler ofisinde Castro, yeni hükümetine destek veren Sovyetler Birliği temsilcileriyle konuşmuştur. Castro, 1960’tan önce bir Komünist değildi. Ancak Sovyet lideri Kruşçev ve hükümetinin sunduğu dostluk ve destek sayesinde komünizme çekilmiştir. Castro, Küba’da ABD’ye ait tüm şirketleri kamulaştırdı ve tazminat ödemeyi reddetmiştir. Böylece ABD “kendi arka bahçesinde” komünist bir ülke haline gelmiştir.[1]

ABD buna karşı ticaret ambargosu yaptı. ABD, Kübalıları şeker, tütün ve petrol ve diğer temel malları ithal edecek bir pazardan mahrum bırakarak Küba mallarına ticaret ambargosu uygulamıştır. Ayrıca, Domuzlar Körfezi işgali, Nisan 1961’de, John F. Kennedy ABD Başkanı olarak göreve başladıktan hemen sonra Küba’yı işgal etme ve hükümeti devirme planını onaylamıştır. CIA, anti-komünist bir ayaklanmayı kışkırtmak amacıyla Küba’nın güney kıyısındaki Domuzlar Körfezi’ne 1400 Kübalı sürgün etmiştir.[2]

Kennedy, son dakikada Küba direnişine ABD Hava Kuvvetlerini saldırı için destekleme sözü verilen bir emri iptal etti ve hava desteğinin olmaması isyancıların 20.000 ağır silahlı Kübalı askeri onlarla karşı karşıya geldiğinde tüm isyancılar tutuklanıp öldürülmüştür. “Domuzlar Körfezi” operasyonunun başarısızlığı, Washington’u adayı işgal etmek ve oradaki komünist rejimi devirmek için başka herhangi bir girişimi düşünmekten caydırmak için Sovyetlerle ülkesinin topraklarına orta menzilli füzeler yerleştirme konusunda anlaşan Castro Merkezi’ni güçlendirdi. Böylece Küba, Sovyetler Birliği için gelişmiş bir askeri üs haline gelmiştir.[3]

Nükleer Füze Krizi 1962

14 Ekim 1962’de Küba üzerinde uçan bir Amerikan casus uçağı, Sovyet füze fırlatma alanlarının inşasını gösteren fotoğraflar çekmiştir. Uzmanlar, 7 gün içinde faaliyete geçeceğini tahmin ediyor. Bu arada, bir başka ABD casus uçağı, Küba’ya gitmek üzere Atlantik Okyanusu’nda nükleer füze taşıyan 20 Sovyet gemisi keşfetmiştir. Küba, Florida kıyılarından sadece 90 mil açıktadır; bu, Washington DC ve New York gibi en büyük şehirlerinin çoğu da dahil olmak üzere ABD’nin bu füzelerin menzilinde olacağı anlamına gelmektedir. 80 milyon Amerikalının hayatı tehlike altındaydı.[4]

Sovyetler Birliği şu hedeflerin peşindeydi:[5]

  1. Füze boşluğunu kapatmak: Sovyet lideri Kruşçev, ABD’nin Sovyetler Birliği’ni hedef alan orta ve uzun menzilli nükleer füzelere sahip olduğunu biliyordu. Fakat, Sovyetler Birliği’nin “eşiğinde” bulunuyordu. Kruşçev, Berlin müzakerelerinde bir pazarlık aracı arıyordu.
  2. İç politikası güçlendirmek: Kruşçev, Sovyetler Birliği’ndeki siyasi konumunu güçlendirmek ve hükümetine Amerika’ya karşı hoşgörülü olmadığını göstermek istiyordu.
  3. Küba’yı korumak: Kruşçev, “ABD’nin arka bahçesinde” yeni komünist devleti desteklemek ve Amerikalıların Castro’yu devirmek için Domuzlar Körfezi gibi başka bir operasyon girişiminde bulunmamalarını sağlamak istiyordu.

Kennedy, danışman ekibiyle görüştükten sonra Küba’daki Sovyet tehdidiyle başa çıkmak için bir dizi seçenekle karşılaştı: Roketleri görmezden gelmek, Birleşmiş Milletlere başvurmak, Küba Kuşatmak, Kara istilası veya hava saldırıları yapmak gibi seçenekleri elinde vardı. Bunun yanı sıra, Kennedy’nin gerginliğin nükleer savaşa dönüşmemesini sağlarken güçlü görünmesi gerekiyordu. Kennedy son kararı şudur: ABD’nin Küba’yı kuşatmak ve daha fazla Sovyet füzesinin gelmesini engelleyerek Sovyetlerle müzakere etmesi için zaman verebilecek.[6]

ABD Küba Deniz Kuşatması

22 Ekim: Kennedy, nükleer füze taşıdığından şüphelenilen Sovyet gemilerinin adaya ulaşmasını önlemek için Küba’ya deniz ablukası uygulamıştır.[7] 23 Ekim: Kennedy, Kruşçev’den Sovyet gemilerinin ablukada durmayacağını ve yollarına devam edeceğini söyleyen bir mektup almıştır. 24 Ekim: “Kruşçev’in sert sözlerine” rağmen, ablukaya yaklaşan 20 gemi geri döndü (muhtemelen ABD Donanması ile doğrudan çatışmayı önlemek için). 25 Ekim: ABD casus uçakları, Küba’daki füze fırlatma sahalarındaki inşaat çalışmalarında artış olduğunu bildirdi. 26 Ekim: Kennedy, Kruşçev’den, ABD ablukayı kaldırmayı kabul ederse ve Küba’yı işgal etmeyeceğine söz verirse füze fırlatma sahalarını kaldırmaya söz veren bir mektup almaktadır.[8] 27 Ekim: Kruşçev’den gelen ikinci bir mesajda, fırlatma yerlerinin ancak ABD’nin Türkiye’deki füzelerini kaldırması halinde kaldırılacağını belirten Kennedy, füzeleri Türkiye’den kaldırmayı özel olarak teklif ederken yalnızca ilk kabloya yanıt vermeyi seçmiştir.[9] 28 Ekim: Moskova Radyosu’nda Başkan Kennedy’ye yayınlanan bir kamu mesajında ​​Kruşçev, tüm füzeleri Küba’dan kaldırmayı ve Sovyetler Birliği’ne iade etmeyi kabul etmiştir.[10]

Küba Füze Krizinin Sonuçları

Her iki taraf da zafer kazandıklarını düşünüyordu: Kruşçev, Küba’daki Komünist rejimi ABD’nin işgalinden kurtardı ve ABD ile Jüpiter füzelerinin Türkiye’deki kaldırılması için bir anlaşma yaptı. Kennedy, seçim sözünü tuttu ve Sovyetler Birliği’ne karşı çıktı ve nükleer füzeleri Küba’nın dışında tutmuştur.[11]

Gelecekte bir çatışma olması durumunda Washington ile Moskova arasında iletişimi kolaylaştırmak için Beyaz Saray ile Kremlin arasında doğrudan telefon bağlantısı sağlayan bir telefon hattı kuruldu. Sovyetler Birliği ve ABD nükleer savaşın eşiğinde olduklarını fark ettiler ve nihayetinde nükleer silah testlerini sona erdirme sürecini başlatan 1963 Test Yasağı Anlaşması’na yol açan görüşmelere girdiler. Uzun vadede, kriz her iki tarafta da 1960’ların sonlarında stratejik silahların kontrolü (SALT) görüşmelerine girme isteği yaratmış olabilir ve Tuz Antlaşması 1’de herhangi bir ICBM üretmeme konusunda bir anlaşmaya varıldı.[12]

Sonuç

1962 Küba krizinden sonra, ABD ve Sovyetler Birliği’nin nükleer savaşın eşiğinden dönmesi, iki ülkeyi birbirine karşı daha yumuşak ve daha az şiddetli bir politika izlemeye itti. Bu bağlamda, “küreselleşen bir dünyada uluslararası düzenin parçalarını oluşturan birimler, dünyanın neresinde olursa olsun ortaya çıkabilecek uzun süreli anlaşmazlık ve anlaşmazlıkların bir dünya savaşına yol açabileceğini bilerek daha ihtiyatlı ve belirli kurallara uygun davranmaktadır” olarak tanımlanmaktadır. Düello, komünist ve komünist olmayan ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve teknolojik anlaşmaların sayısını artırmak. Yumuşama dönemiyle birlikte Doğu ve Batı Avrupa ülkeleri arasında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (CESA) tarafından başlatılan müzakereler ve ilişkiler güçlendirildi. ABD, Sovyetler Birliği’ne karşı denge kurmak için Çin ile ilişkilerini güçlendirmiştir.

Çin’in dış politikası hem Sovyetler Birliği’nin hem de “Amerikan emperyalizminin” muhalefet çizgisini ve üçüncü dünya ülkeleriyle işbirliğini izledi. Aynı zamanda Çin, Güney’de ABD, Kuzey ve Kuzeybatı ‘da Sovyetler Birliği’nin tehdidi altındaydı. SSCB’nin artan tehditleri karşısında ABD, güvenlik stratejisinde bir denge sağlamak için Çin’i Sovyet Rusya’ya karşı kullanmak istedi. Başkan Nixon’ın ziyareti 21-28 Şubat 1972’de, iki ülkenin ABD ziyareti sırasında Abraham Lincoln’ün heykelini karşılayan Çin lideri Deng Xiaoping ile diplomatik bağlarının olmadığı bir ortamda gerçekleşmiştir.

Kaynakça

[1] حازم صاغية, & دار الساقي. (2017). نانسي ليست كارل ماركس.‎

[2] KALAYCIOĞLU.S. 2014. Domuzlar Körfezi’nden Bugüne Küba ve ABD. TASAM:  https://tasam.org/tr-TR/Icerik/5453/domuzlar_korfezinden_bugune_kuba_ve_abd

[3] Anderson, C. C. (2003). John F. Kennedy. Twenty-First Century Books.

[4] مالك بن نبي. (2014). بين الرشاد و التيه. Al Manhal.‎

[5]  موقع البي بي سي.2020، أزمة الصواريخ الكوبية: حكاية 13 يوما كان العالم خلالها على شفا حرب نووية، https://www.bbc.com/arabic/world-54500590

[6] Varlı, D. (2006). 1962 Küba Krizi’nin Türkiye’ye etkileri (Doctoral dissertation, DEÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü).

[7] İbrahim BOZKURT.(2017).SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE BİR KIRILMA NOKTASI: KÜBA BUNALIMI.Asos Journal.

[8] ÖCAL, M. (2017). Soğuk Savaş’tan Bir Kesit: Yapısal Değişiklikler ve Bloklar Arası İlişkiler (1960-1991). Research Journal of Politics, Economics & Management/Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Arastirmalari Dergisi5(2).

[9] Varlı, D. (2006). 1962 Küba Krizi’nin Türkiye’ye etkileri (Doctoral dissertation, DEÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü).

[10] Varlı, D. (2006). 1962 Küba Krizi’nin Türkiye’ye etkileri (Doctoral dissertation, DEÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü).

[11] KAYA, H. Y., & AYTEPE, O. T. D. (2014). Adalet Partisi ve Ragıp Gümüşpala (1961–1965) (Doctoral dissertation, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü).

[12] Hoffmann, B. (2009). Kuba (Vol. 887). CH Beck.