Patriot Games

“Phased Array Tracking and Intercept of Target”ın (Aşamalı Düzen Hedef İzleme ve Önleme) baş harflerinden oluşan PATRIOT, aynı zamanda “vatansever” anlamına da gelen anti balistik bir füze sisteminin adıdır. İlk defa 1980’lerin ortalarında ABD tarafından geliştirilen PATRIOT sistemi, ABD başta olmak üzere toplam 13 ülkenin silah envanterinde bulunmaktadır.

Günümüz savaş teknolojisinde en üst seviye silah olarak ifade edilebilecek balistik füzeler, ilk olarak II. Dünya Savaşı yıllarında Almanlar tarafından kullanılan V-2’lerle karşımıza çıkmıştır. II. Dünya Savaşı boyunca Almanlar, İngiltere ve Avrupa’daki diğer şehirlere toplam 2952 V-2 füzesi göndermiş, bu saldırılarda Belçika’da 4152, İngiltere’de ise 2724 kişi hayatını kaybederken 6467 kişi de yaralanmıştır (Greenwald, 1995).

Balistik füzeler, ulaştıkları yüksek hız nedeniyle durdurulma ihtimallerinin çok düşük olması, ayrıca nükleer, biyolojik veya kimyasal başlık taşıyabilme kapasiteleri, hata paylarının sıfır olması ve karşı taraf üzerinde oluşturdukları psikolojik etki göz önüne alındığında silah sanayiinde en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir. Bu nedenle günümüzde bu silahlara sahip olmak, güvenlik bir yana, bir prestij ve itibar meselesi haline de gelmiştir (Fetter, 1991, s. 9).

  1. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde başta ABD ve SSCB olmak üzere birçok ülke bu silahlara yatırım yapmış ve bunun sonucunda ortaya tüm dünyayı ürküten bir tablo çıkmıştır. Balistik füzelere ve özellikle de nükleer başlıklara sahip olan ülke sayısı artınca, bu silaha sahip olan ülkelerde kendilerini, rakip ülkelerin ellerindeki bu silahlara karşı korumak üzere “anti balistik füze” sistemleri geliştirilmeye başlandı.

Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB merkezli gelişen bu silahlanma yarışı, tüm dünyayı geri dönülemez bir noktaya taşımadan, iki tarafın bir araya gelerek 1972 yılında imzaladığı anlaşma ile bu yarışa bir süreliğine ara verilmiştir. “The Strategic Arms Limitation Talks” ya da kısaca “SALT” olarak anılan bu anlaşma kapsamında Anti Balistik Füze (ABM) anlaşması da imzalanmıştır. Buna göre taraflar, sayı, nitelik ve konum açısından anti balistik füzelerin sınırlandırılmasını da kabul etmişlerdir (Kavuncu, 2013, s. 121). Böylelikle taraflar ilk saldırıya karşılıklı olarak açık olacaklar ve dolayısıyla da ilk saldırı avantajı diye bir opsiyon da kalmayacaktır (Gönlübol, 1978).

Yukarıda da ifade edildiği gibi balistik füzeleri durdurmaya yönelik anti balistik füze sistemleri, günümüzden yaklaşık 50 yıl önce konuşlandırılmaya başlanmasına rağmen, bu sistemler savaş koşullarında ilk defa 1991 yılındaki Körfez Savaşı’nda denenmiştir. Bu savaşta Irak tarafından Suudi Arabistan ve İsrail üzerine gönderilen Sovyet yapımı Scud füzelerini durdurabilmek için ABD bu ülkelerde daha önce konuşlandırdığı PATRIOT bataryalarını devreye sokmuştur. Burada ilk defa fiili bir savaş durumunda kullanılan bu anti balistik füzelerin, balistik füzeleri durdurmada ne denli başarılı olduğu konusunda net bir bilgi yoktur.

Körfez Savaşı esnasında kendi halkının moralini yükseltmek ve desteğini kaybetmemek, ayrıca da bu yeni sistemin olumlu reklamını yapmak maksadıyla ABD tarafından bu sistemin çok başarılı olduğu yazılıp çizilmişse de ilerleyen yıllarda ABD’li bazı yetkililerin yaptığı açıklamalar, çok da büyük bir başarı durumu olduğu söylenemez.

1991’de ABD’nin Irak’ı işgalinde, Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında, ABD ordu yetkilileri Irak’ın kullandığı Sovyet yapımı 47 Scud füzesinden 45’ini durdurmayı başarmıştır. Bu %95’lik başarının, ilerleyen yıllarda yine ordunun yaptığı açıklamalarla aslında daha düşük olduğu ifade edildi. Buna göre Suudi Arabistan’ı hedef alan füzelerin %79’u ve İsrail’i hedef alan füzelerin de %40’ı ancak durdurulabilmişti (Sherman, 2003). İlerleyen yıllarda ise gerçekte tablonun tam tersi olduğuna dair resmi ağızlardan ifadeler gelmiştir. Sözgelimi Bill Clinton’ın Başkanlığı döneminde Savunma Bakanlığı yapan William Cohen, Ocak 2001’de “Patriotlar işe yaramadı” şeklinde konuyu özetlemiştir (Farrell, 2001).

Savaştan sonraki dönemde ABD Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı raporlara göre PATRIOT füze sisteminin başarı oranı Mart 1991’de %96, Mayıs 1991’de %69, Nisan 1992’de ise %59 olarak gösterilmiştir (Sullivan ve diğerleri, 1999, s. 42).

Körfez Savaşı sırasında kullanılan ilk nesil PATRIOT sistemi, daha sonra yazılım ve donanım açısından revize edilmiştir. Kullanılan hassas radar ve sensör sistemleri ile son dönemde geliştirilen seyrüsefer sistemleri kullanan PATRIOT PAC-3 sistemi, başarılı kabul edilebilecek vuruş oranlarına ulaşmıştır (Kaskalan, 2013). Ancak bu oranlar, tatbikatlar ve denemelerde gerçekleşmiş olup, gerçek bir savaş anında nasıl bir başarı veya başarısızlık olacağı konusu çok ciddi bir soru işaretidir.

Günümüzde ABD’nin geliştirdiği ve hali hazırda envanterinde bulunan füze savunma sistemleri arasında en önemli yeri tutan bu sistemin son halkası PAC-3 füzeleridir. Asya–Pasifik, Ortadoğu, Avrupa ve ABD açısından stratejik öneme haiz birçok stratejik noktanın korumasında kullanılmaktadır. PATRIOT haricinde yine ABD’nin ürettiği THAAD, ERINT, CORPSAM; Rusya yapımı S-300, S-300v/SA-12, S-400; İsrail yapımı ARROW; İtalya-Fransız ortak yapımı Aster-30;  Norveç yapımı NASAMS/MIM-120 ve Çin üretimi FD-2000 gibi Anti Balistik Füze sistemleri de bulunmaktadır. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi bu füzelerin savaş durumundaki başarı verileri hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. İlk kez kullanıldıkları 1991 yılından bu yana askeri teknolojideki ilerlemeye paralel olarak geliştirildikleri de göz önüne alınması gereken önemli bir faktördür.

Kaynakça

FARRELL, John A.; (2001), “Cohen says “Patriot didn’t work””, The Spokesman Rewiev, 13 Ocak 2001. https://news.google.com/newspapers?nid=1314&dat=20010113&id=r49XAAAAIBAJ&sjid=UfIDAAAAIBAJ&pg=6838,991534&hl=tr, Son Erişim: 30.10.2016.

FETTER, Steve; (1991), “Ballistic Missiles and Weapons of Mass Destruction: What is the Threat? What Should be Done?”, International Security, Vol. 16, No. 1. (Summer, 1991), pp. 5-42.

GREENWALD, B. E.; (1995), “Scud alert! The History, Development and Military Significance of Ballistic Missiles on Tactical Operations”, Land Warfare Paper no. 22, Arlington, VA: Institute of Land Warfare, Association of the U.S. Army.

GÖNLÜBOL, Mehmet; (1979), “Avrupa’da Yeni Nükleer Çekişme”, Milliyet, 21 Aralık 1979, 2.

KASKALAN, S. FATİH; (2013), “Balistik Füzeler”, Deniz Harp Okulu Pusula Dergisi, Sayı 73, https://www.dho.edu.tr/sayfalar/00_Anasayfa/11_Pusula/73/balistik.html, Son Erişim: 30.10.2016.

KAVUNCU, Sibel; (2013), “Nükleer Silahsızlanma Yolunda Start Süreci”, Bilge Strateji, Cilt 5, Sayı 8, Bahar, ss. 119-148.

SHERMAN, J. D. ; (2003), “Patriot PAC-2 development and deployment in the Gulf War”, Acquisition Review Quarterly, 10(1), 29–45.

SULLIVAN, Jeremiah D. ve diğerleri; (1999), “Technical Debate over Patriot Performance in the Gulf War”, Science & Global Security, Volume 8, pp. 41-98.