GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SİYASİ PARTİLER VE SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASI

Eren AL

Eren AL

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi

 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SİYASİ PARTİLER ve SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASI

Siyasi Parti Kavramı Nedir?

            Siyasi partiler; birbirleri ile benzer siyasi, politik veya ideolojik görüşleri paylaşan bireylerden oluşan ve bu bireylerin iktidarı ele geçirmek amacıyla kurdukları toplumsal örgütlerdir. Kemal Gözler’e göre ise siyasi partiler “Seçim yolu ile siyasi iktidarı kısmen veya tamamen ele geçirmek amacı güden ve ülke çapında faaliyette bulunan tüzel kişiler” olarak tanımlanmıştır (Gözler, 2020, s.160).

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere siyasi partilerden bahsederken bazı temel noktalara değinmekte fayda vardır. İlk olarak bir siyasi partinin amacı iktidarı kısmen ya da tamamen ele geçirmektir. Bireyler, siyasi partiler aracılığıyla yaydıkları fikirlerini iktidara gelerek diğer gruplar üzerinde daha baskın bir konuma getirmeyi hedeflerler. Bu hedefe ulaşmanın yolu da seçimlerdir. Dolayısıyla iktidar unsurundan sonra bir diğer unsur da seçim unsurudur. Bireyler bu ortak ideolojiyi yalnızca bir bölgeye değil bütün ulusa yaymayı hedefler. Anlaşılacağı üzere siyasi partilerin faaliyet alanları bir bölge değil, ülkenin tamamıdır. Son olarak vurgulanması gereken bir diğer husus da siyasi partilerin tüzel kişiliğidir. 22 Nisan 1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 3. maddesinde yer alan “
tüzelkişiliğe sahip kuruluşlar” ibaresinden açıkça anlaşılacağı üzere siyasi partilerin tüzel kişiliği haizdir (Gözler, 2020, s.160).

Siyasi Partilerin Tarihsel Gelişim Süreci

            Siyasi partilerin ortaya çıkışı çok eskilere dayanmaktadır. Geçmişe baktığımızda kavim, oba, kabile gibi birçok farklı şekilde adlandırılan insan toplulukları siyasi partilerde olduğu gibi belli bir ortak özellik altında ve belirli bir ortak amaç uğruna toplumun yapı taşı olan bireylerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. İnsanların içinde bulunduğu bu topluluklarda asıl amaçları güvenlik ve adaleti sağlamak olmuştur. Bu hususta toplumda bireylerden daha üstün bir güç, bir siyasal iktidar ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç devletin temelini oluşturmaktadır. Toplumu oluşturan bireyler yapmış oldukları toplum sözleşmeleri ile devleti meydana getirmişlerdir ve bununla birlikte devleti kimin yöneteceği sorunu ortaya çıkmıştır. Siyasi partilerin ve siyasal iktidarın temelini oluşturan bu durum günümüzdeki siyasi tartışmaların ve iktidar mücadelesinin temelini oluşturmaktadır.

Modern anlamda siyasi partilerin ortaya çıkışı ise 1789 Fransız İhtilali ile başlamıştır. Avrupa’yı etkisi altına alan milliyetçilik akımı ile ideolojiye dayalı birbirinden farklı siyasi gruplar örgütlenerek iktidarı ele geçirmek için adeta bir mücadeleye girişmişlerdir. Başta etnik köken ve din üzerine yoğunlaşan fikirsel çatışmalara zamanla insan hakları, feminizm, ekonomi, doğa vb. gibi konular da eklenmiştir.

Zamanla değişime uğrayan siyasi partileri sınıflandırırken yapılan ayrımlar da bu değişime paralel olarak değişmiş ve farklılaşmıştır. Siyasi partilerin yapılarına göre bir ayrım yapan Duverger, bu ayrımında siyasi partileri oluşturan kişilerin soylu ya da halk tabanlı olmasına göre Kadro Partileri ve Kitle Partileri olmak üzere iki kategoriye ayırmıştır. Kadro Partileri soylu bir kesim bünyesinde bulunan bürokrasideki güçlü kişiler tarafından kurulan partilerken Kitle Partileri ise ideolojik yönü ağır basan, geniş üye tabanlı ve parti disiplini bulunan bir yapıya sahiptir. Burada önemli olan parti üyelerinin niteliği değil niceliğidir.

Siyasi partilerin sınıflandırılmasında bir diğer ayrım yapan kişi ise Sigmund Neumanndır. Neumann siyasi partileri işlevlerine göre iki gruba ayırarak Bireysel Temsil Partileri ve Sosyal Bütünleşme Partileri olmak üzere iki başlık altında incelemiştir.  Bireysel Temsil Partileri yoğun bir propaganda amacı gütmeden yalnızca seçimden seçime propaganda yapmaktadır. Bir diğer ayrım olan Sosyal Bütünleşme Partileri ise Demokratik Bütünleşme Partileri ve Totaliter Bütünleşme Partileri olarak iki alt ayrıma ayrılmaktadır. Demokratik Bütünleşme Partileri siyasi amaçların yanında toplumsal amaçlar belirleyen, güçlü bir örgüte sahip tüzel kişilerdir. Totaliter Bütünleşme Partileri ise toplumu bütünü ile kendi ideolojisine dahil eden, parti içi disiplinin kuvvetli ve her kademede bulunduğu, özellikle Çin Komünist Partisini örnek gösterebileceğimiz parti türleridir (Ekiz, 2021, s.52).

Bunlara ek olarak diğer bazı parti türleri:

– Cath-All (toplayıcı) Parti

– Kartel Parti

– Hülle Partisi

Son olarak belirtmek gerekir ki siyasi parti kavramının ulusal bir yapı ile sınırlı olduğu düşünülmekteyken zamanla bu örgütlerin gelişerek uluslar üstü bir örgüt haline de gelebileceği görülmüştür. Avrupa Birliği bu konuda iyi bir örnek teşkil etmektedir. Günümüzde gelişen teknoloji ve internet öncülüğünde siyasi partiler değişime ve gelişime uğramıştır. Gelişen bu internet alt yapısı beraberinde elektronik siyasi partiler kavramını da ortaya çıkarmıştır (Kama Işık ve Işık, 2021, s.673).

Siyasi Partilerin Kapatılması ve Usul

            Siyasi partilerin kapatılması konusu Anayasamızda özel olarak düzenlenen konulardan bir tanesidir. Anayasa Md. 68/4’te lafzı geçen hükme göre siyasi partilerin kapatılması ve siyasi parti kapatma davası açma yetkisi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verilmiştir. Siyasi partileri kapatma sebepleri ikiye ayrılır. Bunlardan birincisi siyasi partilerin tüzük ve programlarının Anayasanın 68. maddesinin 4. fıkrasına aykırı olmasından kaynaklanan kapatılmalardır. Bahsi geçen fıkra devletin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, milletin bölünmezliğini, insan haklarını, eşitliği, millet egemenliğini, ülkenin demokratik ve laik bir hukuk devleti oluşunu korur. Bir diğer kapatma sebebi ise partilerin eylemlerinin aynı fıkraya aykırı oluşundan kaynaklanan kapatılmalardır. Bu kapatma sebebinde önemli olan siyasi partinin işlemiş olduğu eylemin odak haline gelmesi ve bu eylemin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesidir. Siyasi partilerin eylemlerinden kaynaklanan kapatma davalarında eylemi gerçekleştiren kişinin parti organı ya da parti üyesi olması durumunda aranan şartlar değişiklik göstermektedir (Gözler, 2020, s.164-165).

Parti organı tarafından gerçekleştirilen kapatmaya yol açacak eylemlerin Anayasa Md. 68/4’e aykırı olması gerekir. Davaya konu olan eylemin gerçekleşmesinde kararlılık aranmasının yanı sıra bu eylemin partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya TBMM’deki parti grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca işlenmesi şart olarak aranır (Gözler, 2020, s.164-165).

Eylemlerin parti üyeleri tarafından işlenmesi durumunda ise eylemlerin parti organı tarafında işlenmesi durumunda olduğu gibi eylemin bahsi geçen Anayasa maddesine aykırı nitelikte olması ve eylemlerin işlenmesinde kararlılık ilkesi aynen aranır. Bunlara ek olarak eylemlerin parti üyesi tarafından işlenmesi durumunda eylemin parti üyesi tarafından işlenmesi, eylemin işlenmesinde yoğunluk bulunması ve işlenen eylemin yukarıda sayılan protokol bakımından zımnen veya açık bir şekilde kabul edilmesi şartı aranır (Gözler, 2020, s.164-165).

Yukarıda sayılan sebeplerin dışında başka bir kapatma sebebi ise Anayasa Md. 69/10’da öngörülen şartlarda siyasi partiler temelli olarak kapatılır. Bu hükme göre siyasi partilerin yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım almaları kesin bir şekilde yasaktır (Gözler, 2020, s.164-165).

Siyasi partileri kapatma davalarında karar mercii Anayasa Mahkemesi Genel Kuruludur. Siyasi partileri kapatma davalarında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun davaya uygun hükümleri uygulanır. Dosya genel kurulca incelenir ve karara bağlanır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kapatma davasına konu olan partinin genel başkanlığından veya tayin edilecek bir vekilden savunmasının dinlenmesi istenir (Gözler, 2020, s.165-166).

Kapatma davası sonucunda verilebilecek kararlar Anayasa Md. 69/4’e göre kesindir ve itiraz veya temyiz yolu bulunmamaktadır.  Davanın sonucunda kapatma kararı, davanın reddi ve partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması kararı çıkabilir (Gözler, 2020, s.165-166).

Davanın reddedilmesi durumunda davaya konu olan siyasi parti faaliyette bulunmaya eder. Aynı parti aleyhinde farklı sebeplerle kapatma davası açılabilirken aynı sebeple tekrar dava açılamaz (Gözler, 2020, s.165-166).

Kapatma kararı ise devlet yardımından yoksun bırakma kararının verilmediği durumlarda verilir. Sonuçlarından en önemlisi partinin tüzel kişiliğinin sona ermesidir. Tüzel kişiliği sona eren partinin sahip olduğu malvarlığı hazineye devredilir. Kapatılan partinin kurucuları dahil üyeleri kararın kesinleşip resmî gazetede yayınlanmasından itibaren 5 yıl boyunca başka bir partinin kurucusu, yöneticisi, denetçisi yahut üyesi olamaz (Anayasa Md. 69/9) (Gözler, 2020, s.165-166).

Partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması kararı ise temelli kapatma kararı yerine uygulanan hukuki bir yaptırımdır. Kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaya dava konusu fiilin ağırlığına göre karar verilir. Devlet yardımından yoksun bırakılma kararı Anayasa Md. 68/4 kapsamında bulunmayan hallerde uygulanamaz. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun toplantıya katılan üyelerinin üçte iki çoğunluğu ile devlet yardımından mahrum bırakma kararı verilebilir (Gözler, 2020, s.167).

KAYNAKÇA

Ekiz, Ulaş Anıl (2021). “Siyasi Partilerin Doğuş Teorileri ve Kurumsallaşmaları Bağlamında Cumhuriyet Halk Partisi Üzerine Bir Değerlendirme”, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 14 (1), ss.46-57.

Gözler, Kemal (2020). Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa: Ekin Yay.

Kama Işık, Sezen ve Alper Işık (2021). “Yeni Bir Siyasi Parti Türü Olarak Elektronik Siyasi Partiler”, İstanbul Hukuk Mecmuası, 79 (2), ss.673-698.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Resmi Gazete, Sayı 17863, Tarih 09.11.1982.