Demokrasi, bireyin kendisini özgürce ifade edebilmesidir. Devletler bu bağlamda halkına özgür bir ortam sağlayabilmesi açısından önem teşkil eder. Düşüncelerini kendisinden üst mertebede olan şahıslar yahut kurumların varlığından çekinmeden sunabiliyorsa orada demokrasinin varlığından söz edebiliriz. Özgürlük de ancak bir fikre karşın farklı bir fikri savunmaya imkan tanınmasından geçer. Çok farklı boyutlarda değerlendirilebilecek bir yönetim şekli olan demokrasi, herkes tarafından benimsenebilir ancak herkes tarafından istikrarlı bir şekilde uygulanamamıştır.
Bugün Avrupa’da uygulanan demokrasi, halkın kendi iradesiyle seçtiği kişiler tarafından idare edilen bir yönetim şeklidir. Bu anlamda demokrasi, Avrupa’da ancak 19.yüzyılda yerleşebilmiştir. (Karpat,2019:17) Türk Siyasi Hayatı’nda ikinci bir muhalif parti olan SCF denemesinde ilk eylem Atatürk’ün şu sözüne dikkat çekebiliriz: “Bugünkü manzaramız aşağı yukarı bir diktatör manzarasıdır. Vakıa bir Meclis vardır, fakat dahil ve hariçte bize diktatör nazariyle bakıyorlar.” (Okyar, 2019:19)
Ali Fethi Bey ile Mustafa Kemal Paşa’nın yakın bir münasebeti vardır ve Paşa, Meşrutiyet’in ilanından sonra başarılı bir muhalif varlığın oluşamadığından şikayetçidir. Ali Fethi Bey’in liyakatine tam güvenmesi, onu bu partinin başkanlığına getirmek istemesindeki sebep olmuştur. Parti kısa süreli, fakat etkili bir parti olması bakımından dikkat çeker. SCF muhalefeti özellikle ekonomik eksiklikler ve yanlışlıklar üzerinde çalışmış, o yıllarda halka ağır gelen vergileri kaldırmaya çalışmıştır. Gerek muhalif düşünce oluşmasına alan sağlama, gerek fikirlerini destekleme konusunda Mustafa Kemal Paşa’nın çabasını anmamız kaçınılmazdır. Partinin kurulmasının ardından mecliste sözlerini geçerli kılabilmesi için Fethi Bey’in 120 mebus istemesi fakat İnönü’nün 50’den fazlasına razı gelmemesi, o sırada Mustafa Kemal’in araya girip 70 mebus verilmesini kabul etmesi buna önemli bir örnektir.
Hükümete karşı özellikle iktisadi alandaki tenkitlerinden sonra İsmet Paşa’nın fırkaya karşı cephe almasına karşın Ali Fethi, dile getirdiği mevzuatların doğruluğunun arkasında durmuştur. Ardından Mustafa Kemal’in memlekette hürriyetin hasıl olacağı konusunda Ali Fethi’ye sağladığı ortam ve mebuslar ile( Nuri Bey, Tahsin ve Reşit Galip Bey, ardından Atatürk’ün isteğiyle Talat Bey) fırkanın kitlelere hitap etmesi kaçınılmaz olmuştur. İlerleyen günlerde SCF, halktan beklenmedik bir şekilde fazla ilgi görmüş, bu da İnönü iktidarını endişeye sürüklemiştir. Mustafa Kemal’in Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın taraftarı olarak dilden dile söylentilerin yayılması bu muhalif denemenin sonunu getirmiştir. Ek olarak kapatılmasının sebepleri arasında şeriat ve saltanat düşüncesini savunmaları da gösterilmiştir.